Medyanın oluşturduğu algı üzerine birçok yazı yazılmıştır, muhakkak daha yazılacaktır da. Bir haber sadece bilgi aktarımı değildir elbette; aynı zamanda bir yorum, bir paradigma ve bir değer de içerir. Edward Said’in “Haberlerin Ağında İslam” kitabı bu alanda yazılmış en iyi örnektir belkide. Dünyadan edindiğimiz izlenimlerin, haberi yapan kişiye göre nasıl farklılaştığını, batılı bir gözün doğuyu nasıl oryantalize ettiğini çok güzel anlatır. En son yaşanan Hükümet-Cemaat kavgasında olduğu gibi; Samanyolu Haber izleyen bir kişi ile aHaber izleyen bir kişinin yaşanan olaylardan aynı sonucu çıkarması mümkün değil. Bir olay olmakta, bir eylem gerçekleşmekte ama birçok farklı sonuç çıkarabilmenin mümkün olduğu görüldü.
Dünyaya dair izlenimlerimiz doğar doğmaz başlar. Doğduğumuz anda etrafımızdaki eşyalar, kişiler, kişilerin konuşmaları, değerleri vs yavaş yavaş zihnimizi donatmaya başlar. Sosyalleşiriz. Örneğin Irak’ta doğan çocuk ile Türkiye’de doğan çocuğun dünyaya bakışları aynı değildir. Aile, mahalle, okul, iş yeri, hepside etkilediğimiz ve etkilendiğimiz alanlardır. Karşılıklı olarak birbirimizi değiştiririz, çevremizi ifsad da edebiliriz ıslah da. Ölünceye kadar bu süreç devam eder. Kişisel olarak sorumluluğumuz çevremizi ıslah etmektir ve mümkündür.
Günümüz medyası ise sosyalleşmede en etkili alanlardan biridir, çocuğun internet ve televizyon karşısında geçirdiği süre düşünülürse ne kadar önemli olduğunu anlarız. Medya ile ilgili olarak unutulmaması gereken en önemli nokta tek taraflı olmasıdır. Karşısına geçer bilgi bombardımanına tutuluruz, zihinsel olarak hep edilgen pozisyonda kalırız, etkileniriz. Haberi yapan kişinin anlattığı kadarını bilir, gösterdiği kadarını görürüz. Bu yüzden toplum mühendisliği ve psikolojik savaş açısından çok önemli alanlardır. Soğuk savaş öncesinde S.S.C.B.’de yapılan törenleri düşünün, o füzelerin çoğunun gösteri açısından hazırlanmış olduğunu, dünyaya korku salmak için sıralandığını bugün biliyoruz ama o gün için işe yarıyordu.  
Bir kişi hakkında yapılan negatif haberler bir hafta içinde o kişiden nefret etmenizi sağlayabilir. Hâlbuki o kişiyi hiç tanımamışsınızdır; ne sever, ne yapar, nasıl düşünür hiç bilmezsiniz. Bildiğiniz tek şey, birilerinin bilmenizi istediği şeydir. Medya karşısında düştüğünüz bu edilgen durum size bir dünya kurar, yavaş yavaş kendi içine doğru çeker. Artık bu dünyada yaşamaya başladığınız zaman kolay kurtulamazsınız bu ağdan, gündeminizi belirleyen o olur. Onunla yatar onunla kalkarsınız. Kurtlar Vadisi seyrederek siyaseti anlamaya, Telegol seyrederek futbol yorumlamaya, Bu Tarz Benim ile modaya uymaya çalışırsınız. Hiç ilginizin olmadığı sanal kahramanlar hayatınızın merkezine çörekleniverir. Hatta o hale gelirsiniz ki birileri dedi diye sokağa çıkar her yere molotof atarsınız ya da her sakallıyı IŞİD zannedersiniz.
Mesela; Akşam Gazetesi bir haber yapmış ve Cem Uzan’ın resimlerini uzmanlara göstermiş, yorumlatmış. Yorumlarda Uzan’ın manik depresif olduğundan tutunda para enerjisine, kadın enerjisine, yaratıcılıktan yoksun olduğuna kadar birçok uzman (!) yorumu yapılmış.* Uzan’ı almışlar yerin dibine sokmuşlar. Aynı gün konuyla ilgili başka bir haber daha; Uzan resimlerin bir arkadaşına ait olduğunu söylemiş (algı oluşturmak Uzan tarafından çok iyi biliniyor olsa gerek) ve devamında Uzan’ı tanıyanların buna hiç şaşırmadığı ve “fena kıvırdığı” yazılmış.** Uzan hakkında karakter tespiti yapılarak iki defa yerin dibine sokulmuş. Bu gibi basit haberlerde bile yoğun bir algı yüklemesi yapılıyor.
İnsanların tarafsız olması, dünyayı yorumlamamaları elbette mümkün değil. Herkes bir şekilde bir fikir veya ideoloji çerçevesinde dünyayı anlar ve yorumlar, aksini düşünmek safdillik olur. Beslendiğimiz kaynaklar dünyayı anlamlandırmamıza yardımcı olur, doğumdan ölüme kadar süren bu beslenme varlıklar ve olaylar karşısında tutumlarımızı belirler. Önemli olan hangi kaynaktan beslendiğimiz, bu besinleri adalet, vicdan, erdem gibi ulvi değerlerle yorumlayabilmemizdir. Birileri bizi bir şeylere inandırmak isteyebilir, önemli olan akleden bir kalbe sahip olabilmek. Pişman olmamak için tek şart bu. 
“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, cahillikle bir topluluğa kötülük etmemek için iyice araştırın, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat-6)
*http://www.aksam.com.tr/guncel/cem-uzan-depresyonda/haber-348223
**http://www.aksam.com.tr/guncel//cem-uzan-fena-kivirdi/haber-348421