25 Kasım 1960; üç kadının katledildiği kara gün. Orta Amerika yakınlarında, Karayiplerde yer alan bir ülke olan Dominik Cumhuriyeti 1960’lı yıllarda diktatör Trijillo’nun baskısı altında iken; eşleri ile birlikte diktatörlüğe karşı çıkan Mirabel Kardeşler mücadelenin sembolü haline gemişlerdir.
Baskıcı rejime karşı ayaklanmaları sebebiyle eşleri hapishanede olan üç kız kardeş; eşleri ile görüştükten sonra hapishane dönüşü, diktatör askerlerinin tecavüzüne uğramışlar ve ardından uçurumdan atılarak canice katledilmişlerdir.
Kardeşlerden birinin kod adının Kelebek olması sebebiyle 25 Kasım KELEBEKLER GÜNÜ olarak da bilinir.
1981’de Kolombiya’da bir araya gelen Latin Amerikalı ve Karaipli Kadınlar Kongresinde ; 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak belirlendi. Latin Amerika kadınlarının bu kararı ile kadınlar diktatörlüklere, baskı ve zulüme karşı cephe aldı. 1999’da ise Birleşmiş Milletler bu günü resmi olarak KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULASLARARASI MÜCADELE GÜNÜ ilan etti. O gün bu gündür 25 Kasım tüm dünyada kadına karşı şiddete dur demek için , bir kadında daha farkındalık yaratabilmek için çırpınan binlerce , milyonlarca kadın tarafından anılıyor.
İlk bakışta sadece, geri kalmış yada gelişimini tamamlayamamış ülkelerdeki kadınların şiddete mağruz kaldığı düşünülse de ne yazık ki dünyanın her yerindeki kadınlar bir şekilde şiddet kurbanı oluyor. Gelişmiş olarak tabir edilen ülkelerde bir çok kadın iş yerinde psikolojik ve cinsel şiddetle karşı karşıya kalmakta.Her ne kadar kadın erkek eşitliği dillerde dolansa da bir çok kez kadın hak ettiği yerde olamıyor. Bir erkek işinde çok kolay yükselebilirken daha donanımlı bir kadın sırf kadın olduğu için, bir gün hamile olacağı ve ardından çocuk büyüteceği için kariyer merdiveninde dev taşlarla karşılaşabiliyor.
Diğer yandan ekonomik ve sosyal gelişimini tamamlayamamış toplumlarda kadın; bir insan olarak değer görmediği gibi sürekli aşağılanıyor. Maneviyattan yoksun kalplerde ne yazık ki başlık parası ile değeri biçilip, kaderi çiziliyor. İstemediği hayatı yaşamamak için baş kaldırdığında ise ya babasının ya abisinin ya da kocasının darbeleri ve morarmış bedeni kadına kaybeden taraf olarak dünyaya geldiğini içten içe fısıldıyor.
Tüm dünyada kadınlar ikinci sınıf muamelesi gördüğü için, tüm dünyada kadınlar ötekileştirildiği, ataerkil düzende dışlandığı için 25 Kasımlar önemli. Tarlada çalışan ve henüz kendisi çocukken bebeğini kucağına alan kadın, haksızlığa karşı gözü yaşlı ve savunmasız olduğu için, metropolde iş çıkışı kırmızı ayakkabısı ve siyah kürkü ile yürüyen kadın kendisini yapayalnız ve çaresiz hissettiği için 25 Kasımlar değerli.
Türkiye kadınlara siyasi haklarını en erken veren ülke olmanın gururunu yaşıyor. Kadın hakları her geçen gün daha yakından ele alınıp, pozitif ayrımcılık her alanda uygulanıyor. Kanunda kadının çalışması kocasının iznine bağlıyken, günümüzde bu utanç verici maddenin yerini, kadını sosyal hayatta ön plana çıkaran düzenlemeler alıyor.
Ülkemizde ve dünyada kadın her geçen gün hak ettiği değere bir adım daha yaklaşıyorken her gün duyduğumuz kadın cinayetleri ise onca olumlu gelişmeyi bir yana itip kadını gözü yaşlı yaşamaya mahkum etmenin çabasında. Ancak 1960’ta üç kız kardeş; baskıcı rejime karşı durmuş, sessiz kalmamıştır. Çıktıkları mücadelede canlarını vermiş olsalar da bu üç kadın; diktatörlüğün yıkılmasında dinamit olmuşlar ve tüm dünyadaki kadınların kendilerine karşı uygulanan şiddete dur diyebilmesine vesile olmuşlardır.
Bizler bugün; ekonomik gücümüz, eğitim seviyemiz, dini inancımız, meshebimiz, sosyal yaşantımız, değerlerimiz her ne olursa olsun öncelikle birer insanız. Erkekten bir fazlamız olmadığı gibi hiçbir eksiğimiz de bulunmamakta. Korkak gözlerle bakan , endişe içinde kıvranan, kendini yalnız hisseden her kadının kelebekler gibi özgürce uçması amaçlanan. Hedefe ulaşmamız için ise dünya üzerindeki her kadının; yönetilmeye, güdümlenmeye ihtiyacının olmadığının farkına varması, şiddetin hiçbir türüne boyun eğmek zorunda olmadığını kavraması şart.
Renk renk KARDELENLERLE dolu bir dünyada KELEBEKLERİN kanatlanması dileğiyle.
Sevgilerimle ve umutla…
Av. Tuğba LALE
Manisa Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu üyesi