İçinde yaşadığımız sosyal şartlar da göz önüne alındığında günümüzde çocuklarımız eğitim sürecine girdikleri ilk günden itibaren zorunlu bir yarışa tabi tutulmakta daha hayatı tanıma ve tanımlama fırsatı bulamadan geleceğini belirleyici, ona yön verici sınavlarla karşılaşmaktadırlar.
Bu süreçte başarılı olmak için sürekli bilgi depolayan öğrenci, bilgi düzeyini ve öğrendiklerini öğretmenlerine, yakın çevresine ve en önemlisi ailesine kanıtlamak zorunda kalmaktadır. Ailelerin çocuklarını hep başarılı olarak görmek istemeleri, çocukların sürekli bu yönde güdülenmeleri hatta ebeveynlerin kendi ulaşamadığı hedefleri çocuklarının önüne koymaları nedeniyle aileler de bu sınav rekabeti içine girmekte deyim yerindeyse sınavlara sadece çocuklar değil aileler de hazırlanmaktadır. Elbette ki her anne baba çocuğunun iyi bir eğitim alması sınavlarda ve okulunda başarılı olması için çaba gösterecektir. Ailelerin bu tutumunda bir yanlışlık yoktur. Ancak dikkat edilmesi gereken asıl husus, çocuğun olası başarısızlıkları karsısında yıkıma uğramasına yol açabilecek bir tavır ve davranış içine girmemektir. Sosyal hayatta başarı kadar başarısızlık da doğal bir sonuçtur.
Günümüz eğitim sisteminde sınavlara hazırlanan bir çocuğun anne ve babasına önemli görevler düşmektedir. Anne ve babaya düşen temel görev; aile bütçesinin maddi sınırlarını zorlayarak ya da sonuna kadar açarak çocuğun en iyi eğitim imkânlarını sunmakla sınırlı değildir. Çocuğunuzun başarısını etkileyen en önemli etkenlerden birisi belki de en önemlisi ailenin sosyal yaşantı ortamı, hayata bakış açısı ile aile içi tutumlarıdır. Çocuğunuza sunacağınız maddi hiçbir olanak evde ona verdiğiniz değer ve insancıl ilişkilerden daha teşvik edici değildir. Bunun yanı sıra bazı küçük özveriler onların başarılı olmalarına katkıda bulunacak, mutlu ve başarılı bireyler olarak topluma katılmalarını sağlayacaktır. Ancak gerek maddi gerekse manevi olarak yaptığınız özverileri hiçbir zaman çocuklarımızın başına kakmayın. Onlarla ilgilenin, süresi kısa dahi olsa onlarla kaliteli zaman geçirin. Akşam eve geldiğinizde hiçbir zaman günün yorucu ve tempolu çalışmasının bahanesine sığınmadan çocuklarınızla konuşun. Günlük çalışmalarını, arkadaşlarını, okulunu, kurs ya da etüt çalışmalarını, bazı ailesel konularda onların ne düşündüklerini, çözüm önerilerini sorun. Çocuklarınızın fikir ve düşüncelerine önem verdiğinizi onlara hissettirin.
Çocuklarınızın okul kurs ya da etüt çalışmalarını itina ile takip edin. Veli toplantılarına mutlaka katılın. Rutin toplantılar dışında da durumlarını öğrenmek için okul kurs ya da etütlere, gidin öğretmenleri ile tanışın. Bu ilginiz öğrencinize büyük bir güç ve güven vereceği gibi sizin onunla ilgilendiğinizin ve geleceğiyle ilgili endişe duyduğunuzun en açık kanıtı da olacaktır. Çocuklarınızın ders çalışma ortamlarını düzenleyin, Onların dikkatini dağıtacak ve motivasyonlarını düşürecek unsurları ( telefon, tv, tablet, bilgisayar) gibi araç ve gereçlerin bulundurulmamasına özen gösterin. Zaman zaman sosyal medya hesaplarını denetleyin. Çocuklarınıza maddi imkânlarınızı sunarken onları sevgi ve şefkatinizden mahrum bırakmayın. Her şeyden önce en değerli varlığın kendisi olduğunu ona açık bir şekilde anlatın. Onu sevdiğinizi söylemek, çocuğunuzun çalışma arzusunu arttıracağı gibi size olan saygı ve sevgisini de arttıracaktır. Öğrencinizin okul kurs ya da etüte devam durumunu sürekli izleyin. Öğrenci böylece kendisiyle ilgilenildiği ve değer verildiği hissini doruk noktada yaşar. Şunu unutmayalım ki çağımız gençliğinin yakındığı en önemli konuların başında velilerin ilgisizliği gelir. Eğer eğitim düzeyiniz yeterli ise çocuğunuzun derslerinde yardımcı olun. Sadece “ Yavrum çok ders çalış. Bak ben seni okutmak için ne çileler çekiyorum, ne sıkıntılara katlanıyorum, senin için bütün imkânlarımı seferber ettim. Bu çabam senin geleceğin içindir. Sen de emeklerimizi boşa çıkartma, bak falanın çocuğu nasıl çalışıyor, sen de onun gibi çalış.” demeyin. Unutmayın ki odasında ya da masasında ders çalışmakta olan çocuğunuza götüreceğiniz bir bardak çay ya da biraz meyve onu dünyanın en mutlu insanı yapacak,ona çalışma şevki ve hevesi verecektir.
Eğitim öğretim sürecinde bir başarı varsa bu bütün ailenin başarısı olduğu gibi başarısızlık da yine bütün ailenin başarısızlığıdır. Her ailenin tüm olay ya da olguları tartışıp paylaşacağı bir yuvarlak masası olmalı, başarı da başarısızlık da masaya yatırılıp tartışılmalıdır.
Evet değerli anne ve babalar, bu yarışta çok geç kalmış sayılmazsınız hem zararın neresinden dönülürse kârdır. Siz de bu sınavın çocuğunuzun geleceği için ne denli önemli olduğunu bir kez daha düşünün ve çocuklarınıza destek olun. Unutmayın ki sınavda başarılı olamasalar dahi onlar sizin çocuklarınız. Onların sizin için ne kadar değerli olduklarını bir kez daha düşünün. Bu yarışa çocuklarınızla birlikte hazırlanın. Bilin ki bu bilinçle ve ailesinin gücünü, desteğini hissederek hazırlanmış bir öğrencinin başarısız olması çok düşük bir ihtimaldir.
Ziya Çolak
Akhisar Hedef Etüt Eğitim Merkezi Müdürü