Bir hikaye anlatarak başlamak istiyorum.
Güzel yaz günlerinden biri, deniz sezonu açılmış artık tatile gitmenin vakti gelmişti. Valizlere son birkaç parça eşya da konuldu mu tamamdır, yola çıkmak için artık hazırlardı. İki gün sonra tatilin, sımsıcak olan denizin tadını çıkaracaklardı. Hazır daha iki gün varken doktor kontrollerini de aradan çıkartalım ki tatilde aklımızı kurcalamasın diye düşündüler. Doktordan randevu alındı, hastaneye gidildi tüm tetkikler yapıldı, artık akıllarında herhangi bir takıntı kalmayacak, tatilde iken düşünmeyeceklerdi, ne zaman doktora gitsek diye. Ertesi gün bir telefon “Hastaneye gelmeniz gerekiyor, sonuçlarınızla ilgili görüşmeliyiz.” diyen doktor sesi hafiften de endişeli bir ses... Hazırlanıp hemen hastane için yola çıktılar birkaç saat sonra doktorun yanına gelmişlerdi. Kulaklarına inanamadılar. Doktor ona “... Maalesef kansersiniz.” demişti.
KANSER...
Ne demekti bu, nasıl olurdu, ne olacaktı şimdi... Akıllarında bir sürü soru işareti... Tanımlayamadıkları duygular ve düşünceler içinde doktorun odasından çıktılar. Bu hikaye zorlu, ağrılı, acılı ve yorucu günleri içeren bir süreçti aslında…
Kanser psikolojisi nedir?
Ne zaman psikolojik desteğe ihtiyaç duyarız?
Kanser tedavisinde psikolojinin rolü nedir?
Kanser tanısında verilen psikolojik tepkiler nelerdir ?
Kanser günümüzde önemli bir halk sağlığı problemi olarak görülmektedir. Yapılan araştırmalar kanserle mücadelede hastaların zorlu bir süreçten geçtiğini göstermektedir. Hastalar sadece bedenen değil aynı zamanda ruhen ve sosyal olarak da desteğe ihtiyaç duymaktadır. Kanser psikolojisi, hastaların ve hasta yakınlarının kanser tanısının başında, tedavinin seyrinde ve sonrasında yaşanan ruhsal ve davranışsal durumlarının değerlendirilmesini sağlar. Son yirmi yılda dünyada ve ülkemizde önemli gelişmeler kaydeden psiko-onkoloji disiplini, günümüzde de, kanserin etiyoloji, tanı, tedavi ve rehabilitasyonunda biyopsikososyal bütüncül yaklaşımın benimsenmesi ile gelişimini sürdürmektedir (Holland ve Marchini 1998 akt. Soygür, Özalp, Cankurtaran, Turhan, Karşıgil ve Özenci, 2005). Duffy (1997) göre psikiyatrik konsültasyonların epidemiyolojisi ile ilgili çalışmalarda ise en sık görülen tanının depresyon olduğu bildirilmiştir (Akt. Özkan ve Armay 2007).
Elisabeth Kübler Ross(1969), kanserde psikolojik aşamaları Hastanın kanser tanısını nasıl karşıladığından, izleyen tepkilerin sürecine dek beş aşamada tanımlamıştır.Bu aşamaların sırası ve süresi kişiden kişiye farklılık gösterebilir (Özkan ve Armay, 2007).
1. İnkar
2. Öfke
3. Pazarlık
4. Depresyon
5. Kabul etme aşamalarından oluşmaktadır.
Aile üyelerinde gözlenen ruhsal yakınmalardan bazılarını şu şekilde tanımlayabiliriz.
-Belirsizlik
-Anksiyete
-Depresyon
-Uyku ve yeme bozuklukları
-Sinirlilik
-Konsantrasyon güçlüğü
-Fiziksel ve psikosomatik yakınmalar...
Kanser gibi yoğun stres ve duygu durumlarının yaşandığı bir hastalıkta bağışıklık sistemi de yavaşlar o yüzden psikolojik destek almak tedavinin seyrinde bütüncül bir yaklaşımı benimser. Kanser sadece hastayı merkezine alan bir hastalık değildir, aynı zamanda hasta yakınlarını da merkeze olan bir hastalıktır. Bugün “4 Şubat Dünya Kanser Gününde’’ erken tanının önemini ve kanser hastalığında tedavinin yanında psikososyal desteğin önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Sağlıklı günler…
Kaynakça:
Soygür, H., Cankurtaran Şahin, E., Özalp, E., Turhan, L., Karşıgil, H. ve Özenci, G. (2005). Onkoloji hekimlerinin gözünden Psiko-onkoloji: Birim kurulurken ve iki yıl sonra- bir anket çalışması. Klinik Psikiyatri Dergisi, 8(2): 67-73.
Özkan S., Armay, Z. (2007). Psiko-Onkoloji, İstanbul: Novartis Oncology.