Bir hayli yorulduk... Belki de uzun zamandır hiç bu kadar kendi kendinize kalmamıştık. Sosyal dünyadan sıyrılıp ait olduğumuz alana kafelerde, alışveriş merkezlerinde anlamsız kalabalıklardan kurtulup asıl sahip olduğumuz çekirdek ailemize kavuştuk. Nüfusumuzun büyük çoğunluğu hayatın sadece günümüz yaşam şekli dışında bir atmosferin varlığından habersizdi. Oysa toplum olarak kendiliğinden ortaya çıkardığımız o kadar ince değerlerimiz var ki sanki bunlar zaman içinde unutulmaya yüz tutmaya başlamış gibiydi. Bazen insanların birbirine yokmuş gibi davrandığı sosyal hareketlerin olması ve cabası... Önce depremlerin korkusuyla büyük bir çığlık duyuldu ve hemen ardından korkutucu görünmez düşman çaldı kapımızı. Büyük bir sessizlik başladı sokaklarda, parklarda, alışveriş alanlarında koca bir görünmezliğin anlamlı bir hareketi başladı birden. Önce korkudan birbirimizi kucakladık ve aynı şekilde bir başka korku bizi birbirimizden ayrı düşürdü. İşten eve gelirken açık olan balkon kapılarından kulağıma gelen çatal-kaşık sesleri ve arada tahmin etmeye çalıştığım buram buram yemek kokuları başladı. Eski zamanlardaki yaşanmışlıkları hatırlattı nedense samimiyeti, bağlılığı, alakadar olmayı. Uzun zamandır balkondan balkona yapılan sohbeti muhabbeti unutmuştum. Belki aynısı olmasada özlenilen türden olayları çağrıştırdı. Her ne kadar mecburiyetten bazı kısıtlamalar olsa da bu bize biraz dinlenmeyi öğretti, unuttuklarımızı hatırlamamız gerekenleri su yüzüne çıkardı. Belki ekmeğin değerini daha iyi kavrayabiliyoruz. Evet evet en çok ekmeğin olmamasının düşüncesi bizi korkuttu. Çünkü bir gün fırından sofraya kadar gelen bu leziz vazgeçilmezimizi kaybetme korkusu olmamıştı. Eee yapmayı da bilmiyoruz, çünkü hazıra alıştık. Öğrenmemize gerek yoktu.. Neyseki çoğumuzun öğretecek kimseleri var ve tembellik yapmayanlarda internetten kendi çabalarıyla yapabiliyor. Karışık bir dönemden geçiyoruz zor günler yaşıyoruz. Bahçelerden sokaklara taşan erik dallarındaki erikler halen üzerlerinde görüntü olarak çok güzel ama onlar mahalledeki ufaklıkların hakkı. Çift kale maç yaptıktan sonra birer avuç koparıp afiyetle yemeleri gereken bir zaman... Ağaçların muhteşem yeşillerini, bulutların uçsuz bucaksız mavisini balkondan görme mesafesi sınırlarından seyredebiliyoruz. Çoğu şeyin kıymetini bilir olduk. Yürümek, spor yapmak, piknik yapmak, seyahat etmek ne kadar da önemliymiş. Hele yüzümüzde maske olmadan özgürce nefes alabilmek. Ne yazık ki bütün bu güzellikler kısıtlanana kadar bu kadar kıymetli olduğunun bilincinde değildik. Bitme zamanı belli olmayan bu süreçte en güçlü silahlarımızla donanıp, bu zor günleri uzaktan uzağa ama birlikte aşacağız.