Ülkemizde son günlerde en çok konuşulan konu, yazılı ve görsel medyada en büyük gruplardan olan Doğan Grubu medya şirketlerinin, Demirören Grubu tarafından satın alınması.

Yani Doğan Medya Grubu’nun el değiştirmesi. Özetine ve özeline inersek, bazı gazete ve televizyonların, bir sanayicinin malı olmaktan çıkıp başka birisinin eline geçmesi.
***
Tabii basın dünyasında bir patırdı, bir gürültü. Medyanın yüzde doksanı iktidarın eline geçti diye düşüneni mi ararsın, ucuza gitti diye dövüneni mi? Dik duramadı diye suçlayanı mı ararsın, şu gazeteciler kendilerine yeni iş arasın diyeni mi, yoksa rekabet kurulu buna olur verir diyeni mi?
Ne dersen de… Birçok kalemşör haber duyulduğundan beri bu konuda yazıyor, fikrini ortaya koyuyor.
***
Örneğin Sözcü gazetesinden Rahmi Turan üstadımız,
“Satış nedeniyle Aydın Doğan, “Dik duramadı ve sahibi olduğu büyük medya gücünü satarak tekelleşmeye yol açtı” diyenlere:

“– Yıllardır iktidarın ağır baskısı altında bunalan Aydın Doğan'a sahip çıkıldı mı?
“– 4,5 milyar lira gibi dünyada eşi benzeri görülmeyen haksız vergi cezası kesildiği vakit ona destek olundu mu?”
diye soruyor.
Haksız da değil hani!
***
Korkusuz gazetesinin usta yazarı Ümit Zileli, Doğan Medya grubu amiral gemisi Hürriyet gazetesi yazarlarının iktidarın baskısıyla işlerine son verildiğini köşesine taşıyarak, “Sarı öküzü vermeyeceğidin Doğan Ağa!..” diye yazmış...
Emin Çölaşan da Sözcü’de “O Sarı Öküz” bendim!” diye yanıt vermiş..

Birgün Gazetesi yazarı Ayşenur Arslan, grubun “Arada bir Gazetecilik” yaptığına dikkat çekerek: “28 Şubat sopasını gösterdiler, Aydın Doğan da mesajı aldı” demiş, bütün grubun 890 milyon dolara satılmasını da “Çok ucuz” bulmuş…
Cem Küçük, Demirören Holding'e satılan Doğan Medya Grubu'nda kovulacakların ve kalacakların yer aldığı bir liste çıkarmış.

Sözcü yazarlarından Nedim Türkmen: “Satış işlemi rekabet kurulu'nun onayına tabidir…” demiş ve eklemiş, “Rekabet Kurulu'nun iznine tabi bu satış işlemine ait bütün sözleşmelerin ve devir alacak şirket hisse yapısının Kurul'un onay vereceği bir yapıda kurulduğunu ve Kurul'dan izin verilmemesinin ihtimal dahilinde olmadığını şimdiden söyleyebilirim.

Mevcut düzen içinde tüm bu yazılanların yeri var. Bir çok yazar (buraya hepsini alamadık) yazdıklarında haklı…
***
Ancak, büyük sanayiciler, iş adamları; holdinglerinde birçok iş dalında at koşturan patronlar, basının gücünden diğer alanlarda yararlanmak isteğiyle medya dünyasına dalmasalar, basın dünyasını köşe dönme aracı olarak görmeseler, bunların hiç birini yazıp çizmeye gerek kalmayacaktı.

Kısacası, medya patronları basın mensupları içinden çıkmalı, başka hiçbir alanda at koşturmamalı...
Ancak bu konu da yasa meselesi. Ülkemizde düzenleme bu şekilde yapılmazsa, medya şamar oğlanı olmaktan asla kurtulamaz.

Bugünlük de bu kadar!

Sağlıcakla Kalın, Akhisar’sız Kalmayın!