KANTARIN TOPUZU
Millet, bütün varlığıyla Devleti oluşturur. Devlet Millet iradesinin sectiği Millet Vekilleri ile Hükümet kurar ve Milletin kendilerine verdiği temsil yetkisiyle, Milletin ve Devletin Bölünmez Bütünlüğünü korumak adına, Hak ve alacakları konusunda, Milletini Adeleletli yönetmek için yasalar çıkarır.
    Lakin kendileri çıkardıkları yasalardan vicdanen memnun mu bilen yoktur. Medeni Kanun Milletin başına tabiri yerinde ise çorap örmek için düzenlenmiş kanunlarıın başında gelir. Şöyle ki: İki insan hayatını birleştirmek için iki şahit huzurunda düzenlenen Nikah Töreniyle evlenip, Nüfus kayıtları evlenme işlemine göre düzenlerek Çekirdek Aile Resmen başlar. Bütün bu işlemlerin temelinde iki insanın birbirlerine karşı duydukları sevgi ve saygı vardır.Tanıştıkları günden evlendikleri o güne kadar aralarında zaman zaman inişli çıkışlı badireli dönemleri yaşanır.En mutlu günleri olan döğünlerinde bile bazen sorunlar yaşanmaktadır. Nihayetinde aralarına kara kediler giren çiftler daha fazla hırpalanmadan ve kırıp dökmekten korkup medeni haklarını kullanarak ayrılık denen SEVEN İKİ İNSANI YAŞARKEN ÖLDÜREN illeti tercih ederler.Çocuklarını, her iki taraf aile eşrafını alınan bu kararın yerindeliğine inandırmak o kadar zordur ki bunu ancak yaşayanlar bilir.
    Bütün mesele de burada başlar işte. Kız tarafını başlar suçlamaya, Damat şöyleydi de, şunu yapardı da, bunu ederdi de... Eee Erkek tarafı hiç geri kalır mı? Aman aman dostlar düşman başına böylesi gelin olmaz olsun. Evlendiği günden beri oğlumuz bir gün yüzü görmedi onun yüzünden.Bak şimdi de oğlanı canından bezdirdi ki boşanmaya karar vermiş. Kim ister a dostlar evladının yuvasının, kurulu düzeninin bozulmasını. Ve arkası gelmeyen karşılıklı çirkin mi çirkin yakıştırmalar.İnsan onurunda haysiyetine yakışmayan söylemler...Hepsi bununlar kalsa iyi. Madolyonun birde ayrılanlar için olan  öbür yüzü var.
    Kim ister ''SEVDİĞİM, CANIM, AŞKIM DEDİĞİ, ÇOCUKLARINA ANA-BABA OLMA MUTLULUĞUNU YAŞATAN İNSANDAN AYRILMAYI''
    Kim ister ''SEVDİĞİM, CANIM, AŞKIM DEDİĞİ, CANINDA CAN OLMA MUTLULUĞUNU YAŞATAN İNSANDAN AYRILMAYI VE BELKİ DE AYNI ŞEHİRDE AYNI MAHELLESİNDE VE HATTA ÇOK YAKIN TANIDIĞI BİRİYLE EVLENMESİNİ.''
Bunları düşünmesi bile insana huzursuzluk veriyor.Ne kadar medeni ve modern olursa olsun samimi olarak sessizce kendi kendinize cevaplayın Kim bunları kabul eder ve makul karşılayabilir.Hiç bir şey yapmasa bile insanın içi borkulur ve kim varsa tanıyan bilen ayrılığında bir hak olduğunu unutup, her ikisinin de yüzüne karşı başlar saldırılara. Sen nasıl insansın bak ayrıldığın eşin diye cümleler kurarak kusarlar yılların getirdiği köhne, kokuşmuş kısır döngülü kara vicdanlı insanların kat'i din dışı edebten yoksun gelenek söylemlerine.
    Dinimiz İslam, Kitabımız Kur'an-ı Kerim. Allah Tâala (C.C.) ''Kimler eşleriyle geçinemiyorsalar, onlara eziyet etmeden evlenirken vaad ettikleri Mehirlerini ve Mallarını versinler ve onları güzelce salıversinler'' Diye emreder
    Peki ayrılan iki insan Allah'ın akdi ve Hukuk kurulllarına göre evlendikleri gibi, geçinemeyip ayrıldıklarında, aralarına binbir türlü nifak sokan bu insanlara ne oluyor. Bu nifakçılara bu fırsatı kim veriyor.
   İşte bura da kanunlar devreye giriyor.Bu Kanunu tenkit etmek değil, kınamak yermek için değil, sadece yargladığı insanlara çektirdiği eziyet için değinmek istemekteyim.
    Türk Medeni Kanunu'nda belirtilen usüllere göre ayrılığa karar veren çiftler o yer Adliyesinde varsa Aile Mahkemesi, Aile Mahkemesi Yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliği'ne talepler ve isteklerini belirtir birlikte veya ayrı ayrı olarak yazılan dilekçeler ile müracaat edilir. İş bu kadarla bitmiyor dava açılınca karşılıklı olarak her şey bittiyor, kimin neyi varsa eşlerin anlatımı yeterli görülmeyip, tanıklardan ''ANLAT BAKALIM, KİM KUSURLU, KİM HAKLI-KİM HAKSIZ, KİM EDEPLİ- EDEBSİZ.'' diye beyanları soruldu mu işte ortalığın karıştığı, mahremi sırların ortalığa saçıldığı an gelip çatmıştır artık.
    Boşanmayı duyan bilen dost kahrından can çekişirken, düşmanlar can evinden vuracağı mahremi sır silahlarına bu aşama da sahiptir artık.Artık EŞLER ARASINDA ANA-BABA OLMA MUTLULUĞUNU YAŞADIKLARI ÇOCUKLARI, AŞKLARI, SEVGİLERİ, AİLE BİREYLERİNİN SAYGINLIĞINI, PSİKOLOJİLERİNİ  hiç bir şeyi dert etmezler akıllarına bile getirmezler.Çünkü Vekilleri üstlendiği davayı kazanma derdinde.Ne kadar mahremi sır var ise, çekinmeden utanmadan serer orta yere.
    Oysa Kanun mahremi korunmakla ilgili olarak kişilerin özel hayatını garanti altına almaktadır.Burada şöyle bir çıkmaz var. Hayır bu Hukuk Davasıdır ve burada sadece ayrılıkta kusur oranına göre tazminatlar velayet ve edinimlerin paylaşımı için bilenmesi esastır denilmekte.Peki hangi hak ve alacak kişilerin mahremi haklarına saldırı ve onları deşifre etme ile kazanılabilir. Yani deniliyor ki, Dava Hukuk davası olduğu için, kişinin özel hayatının gizliliğinin hukuksuz olarak aleniyeti yasaldır.
    Bu kadarla kalınıyor mu?. Eee davanın celseleri uzar da uzar.Vekil katılmaz. bir sonra ki celseye, istenenler temin edilemez bir sonra ki celseye, tanık A.. beyanınında belitilenlerinin temin ve tespiti yapılacaktır bir sonra ki celseye.Taraflardan X beyanı, delillerinin tespiti temini için bir sonra ki celseye.....
Bu celseler bir birini kovalarken kutsal birliktelikte, yani evlilik birliğinden olan ortak canlar ÇOCUKLARIN içinde bir karar verilir. Dava süresince davalı-davacı olan anne X... veya baba Y... verilemsine diye bir ara karardır bu. Bu karar ne işemi yarar.. Artık velayet kim de ise diğer taraf canından kanından olan çocuklarını görmek için kararda belirtilen zaman dilimlerinde icraya harc yatırıp, araç kiralayıp, memur günlüğü verip, sosyal hizmet görevlisine yolluk üçreti yatırıp, bir olay çıkmasın diye de Polis yada Jandarma eşliğin de çocuklarını ancak alabilecek veya görebilecek.
    İşte bura da çaresizlik, toplum baskısı, ebeveyne yabancılaştırma sentromu ile karşıkarşıya kalan ve darma dağın edilen bir aile. Ve Töreler gelenekler ve örf adetler devreye giriyor.Bunların hepsi olup biterken de Mahkemesi araştıyor, Aile bütünlüğü devam etmeli mi etmemeli mi diye? Peki ayrılırken bunu araştıran ve bir türlü boşanmaya karar vermeyen Mahkemelerin Yetki aldığı Medeni Kanun bu eşler evlenirken neredeydi. ,
    Bu aile kurulursa devam edebilir mi? Yoksa aile çatısı kısa süre içerisinde aile kuranların başına felaketle çöker mi diye neden araştırılmıyor.

    KANTARIN TOPUZU İŞTE BURADA ADİL OLARAK DENGE DE KALMIYOR..SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR DA GÖNLÜMÜN DİLİ OLSA...
                                                                                                                                                                    Yarın kaldığımız yerden devam etmek Ümidiyle...