Yırtınıyor,dövünüyorlar!..Küfür ediyor, hakaret ediyor, küçük görüyor, aşagılıyorlar!..
Cumhuriyetin 80.yılında iktidarlarına ortak olan bir hareket, onların tüm tahammülsüzlüklerine, ayak oyunlarına, karalama, yaftalama, yalan ve iftiralarına rağmen,ivmelenerek büyümeye devam ediyor!..
Başta, elleri mahkum, zoraki de olsa paylaşmak zorunda kaldıkları iktidar, şimdi büsbütün ellerinden kayıp gidiyor...
Çaresizler.Ne yapsalar da olmuyor. Kendilerini aşağılanmış, dışlanmış hissediyorlar.Yaralı domuz gibiler. Can havliyle hareket ediyorlar. Çünkü: onlar için iktidar hayat memat meselesi. Adeta yaradılışlarının gayesi!..Onlar için iktidar demek; her şey demek!
İktidarlarını tekrar geri almak için her şeyi yapabilirler!!...
Efendim!..Kim mi bunlar!? Tabiki Beyaz Türkler'den bahsediyorum...
Aslında Türkiye nüfusuna oranla nüfusları önemsenecek kadar değil. Ama nüfuz ettikleri alan tahmin edemeyeceğiniz kadar çok!!!.
Başta bürokrasi, siyaset, hukuk, eğitim, medya, iş dünyası, askeriye, STK'lar vs olmak üzere hala etkinler...Ama baştada söylediğim gibi, mevzilerini tek tek kaybediyorlar!
Biraz akıllı olanları, saf değiştirmiş görünüp, yada Truva atı niteliğinde ki kurumlar sayesinde iktidara sızdılar...Sızmaya devam ediyorlar!..Ve edecekler!..
Pragmatiklikten de öte Makyavalist ve opurtunistler. Çok tehlikeliler!..Şimdiye kadar onları her türlü kanunsuzluğun, hukuksuzluğun, her türlü ahlaksız ve insan onurunu ayaklar altına alıcı, rencide edici uygulamaların ardında gördük!..
Türkiye'deki her darbenin, muhturanın, her siyasi cinayetin, toplumsal olayların,provakasyonların, katliamların ardında mutlaka onlar var!...
İktidarlarını sağlama almak adına, mafya, uyuşturucu baronları, faiz lobileri, yabancı istihbarat servisleri,iç ve dış ne kadar illegal mihrak varsa kullandılar, kullanmaktan çekinmediler ve çekinmyeceklerde!.
Opurtunistler demiştim!!...Evet öyleler siyaset ve bürokrasi eliyle hukuken ve anayasa ile sağlama aldıkları kanunlarla bu ülkeyi ve insanını 1923 den beri sömürdüler!...Ve sömürmeye devam ediyorlar!...
O nedenle gösterdikleri direnç yüzünden bu ülkede 12 yıldır ezici bir çoğunlukla iktidar olan bir parti 80 yılda tessis ettikleri düzeni değiştirmeye muktedir olamıyor!..
Batı ve Tükiyenin büyümesinden rahatsız olan ne kadar ülke ve güç varsa bunlarla maddi ve manevi işbirliği içerisine girmekten memnunlar!
Bunun için ülkemizde, komşularımızda ve Türkiye'nin nüfuz edebileceği her coğrafyada istikrarı bozmak ve kargaşa çıkarmak için ellerinden gelen herşeyi yapan Batı ve onların işbirlikçileri ile bile aynı safta durmaktan zerre kadar hicab duymuyorlar!!!..Sırf Ak parti iktidarını yıpratmak ve karalamak için bunları malzeme olarak kullanmaktan da çekinmiyorlar!
Bunları yaparken kendi köhneleşmiş ideolojilerinin devamı için statükonun yanında yer almaktan ve her türlü pozitif değişimden yana tavır almaktan çekinmiyorlar!...Bu yerine göre hiç bir derdimize çare olamamış Atatürk ilke ve inkilapları,eski anayasa, Güney Doğuda devam eden çatışma ortamı, hukuk ve askeri vesayet, oliğarşi, bürokrasi vs olabiliyor...
En büyük destekçileri, iktidarları zamanında nemalanmış dedelerinden duydukları masallarla büyüyen, iddia ettikleri kadar entellektüel olmayan, kulakdan duymacı halk yığınları ve faşizim illetinden mustarip olan küçümsenmeyecek bir azınlık!...
Direniyorlar!...Direnmeye devam edecekler! Ama kaybetmeye mahkumlar!..Onlar da bunun farkında. Şimdi halkın ezici çoğunlukla iktidara çağırdığı Akpartinin kodlarını çözmeye çalışıyorlar.En azından onu taklid etmeye çalışacaklar ama buda onları çakma olarak yaftalanmaktan kurtaramayacak!!
Seçmen profilleri kıyı bölgelerine sıkışıp kalmış aynı kader birliğine sahip halklar,elitist ve tuzu kuru bir avuç mutlu azınlık ve ve insanlığın en eski suçu olan faşizm zehriyle zehirlenmiş ulusalcılar, ve Stockholm Sendromlu alevilerden mütevellid kitleler.Çok çabuk provoke olup, gaza gelebilen ve endişeli bir topluluktan bahsediyoruz.Yaşam alanlarnı işgal edilmiş değerlerini ilga edilmiş hissediyorlar.
Çünkü bu zamana kadar çoğunlukla kendi değerlerine, ideallerine, siyasi ve maddi beklentilerine sahip çıkanları iktidar yaptılar arada bir Menderes, Özal gibi arıza çıkaranlar olduysada onlarıda bi şekilde halletiler....
Büroksi, hukuk, askeriye, siyaset, medya ve iş dünyası hep kendi okullarında okumuş çocukları tarafından tahakküm ve vesayet altında tutuldu...
Ama 2002 bu tahakküm ve vesayete başkaldırının miladı oldu!..Şimdi Rize'de çay bahçelerinde ve gemilerde tayfalık yapmış bir babanın çocuğu Cumhurbaşkanı, Toroslarda çobanlık yapmış bir babanın çocuğu Başbakan!!...Kolay olmayacak!
- - - -