Açıklanan ihracat rakamlarını dünya ihracatı ile karşılaştıran CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu ihracatın arttığını, fakat ithalatın daha fazla arttığını ve bunun dış ticaret dengesini bozduğunu belirtti.
Verdiği rakamlarla konuyu değerlendiren CHP’li Bakırlıoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi.
AKP iktidarı ihracat rekorlarından bahsederken aslında dünya ihracatında yerimizde saydığımızdan, ihracatın ithalatı karşılama oranının düştüğünden hiç bahsetmiyorlar.
AKP’nin 500 milyar İhracat Hedefi Tutmadı
Cumhurbaşkanı 2011’de 500 milyar dolar olarak ilan ettiği ihracat hedefi hayal olmaktan öteye gidemedi. İhracatımızın 2022 sonunda 255 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceği yine Cumhurbaşkanlığınca yayınlanan Orta Vadeli Planda yer aldı.
Dünya Ticaretinden Aldığımız Pay Artmıyor
Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre geçen yıl Türkiye’nin dünya ihracatı içindeki payı 1,01 iken 2022 yılı ilk çeyreğinde bu rakam 1,02 olarak gerçekleşmiş. Yani binde birlik bir değişim söz konusu.
Oysa ihracatı arttırmak için TL'nin dolar karşısında erimesine göz yumduk. Bunun adına da "rekabetçi kur" dedik. Türk Lirasının değer kaybetmesi, dolar kurunun artması halkın fakirleşmesine neden oldu.
Türk parasının aşırı değer kaybetmesi ile ihracat artmış fakat dünya ticaretinden aldığımız pay aynen kalmış.
2021 yılında dünya genelinde yapılan ihracat tutarı 22,2 trilyon dolar, Türkiye’nin ihracatı ise 225 milyar dolar.
2022 yılının ilk çeyreğinde dünya genelinde 5,9 trilyon dolarlık ihracat yapılırken, bizim ihracatımı 60 milyar dolar olarak gerçekleşmiş.
Hükümet Türk Lirası değerini düşürerek yüksek kur politikası ihracatı artırmayı amaçladı. Görünüşte ihracat arttı fakat ithalat daha fazla arttığı için dış ticaret açığı da büyüdü.
İhracatın İthalatı karşılama Oranı Düşüyor
TÜİK’in son açıkladığı dış ticaret verilerine göre;
Geçen yıl ocak temmuz döneminde 121 milyar dolar olan ihracatımız 2022 yılı ocak-temmuz döneminde 144 milyar dolara çıkmış.
Fakat, 2021 yılı Ocak-Temmuz döneminde yüzde 82,5 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2022 yılı aynı döneminde yüzde 69,9’ kadar düşmüş.
Yine aynı dönemler karşılaştırıldığından dış ticaret açığı yüzde 143 artmış.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi’nin Ağustos 2022 sonuçlarında endeks, Ağustos ayında 48,8’e gerilemiş. 2020 Haziranından bu yana en düşük seviyeye inmiş.
Bu rakam imalat sanayi ihracatının dış talebinde ciddi bir gerileme başladığını ihraç pazarlarından gelen siparişlerin inişe geçtiğini gösteriyor.
Durum böyleyken rekorlardan bahsetmek doğru bir yaklaşım değil.
Kilogram Başı İhracat Değerimiz Hala 1,2 Dolar
Hala 1,2 dolar seviyesinde olan kilogram başı ihracat değerimizi artıramadığımız için dünya ticaretindeki payımız yerinde sayıyor.
Türkiye’de değer açısından en yüksek rakamları yakalayan sektör olarak öne çıkan ve ileri teknoloji sınıfına giren havacılık-savunma sanayi ihracatı kg değerleri 40 doların üzerinde seyrediyor.
Buna karşılık, çimento-cam, demir çelik, yaş meyve-sebze gibi ürün gruplarında ihracat değeri 1 doların altında kalıyor.
İhracat gelirlerimizin başında gelen hazır giyim sektöründe ihracat kg değeri ortalama 13 dolar civarında. Dünyada bu alanda ilk sırada yer alan İtalya için bu rakamın 40 dolar civarında olduğu belirtiliyor.
İleri Teknoloji Ürünleri İhracatının Payı Yüzde 2,2’ye Düştü
Toplam ihracatımız içinde yüksek teknoloji ürün ihracatı payı da düşüyor. 2021 yılı Ocak-Temmuz döneminde ileri teknoloji ürünleri ihracatının toplam ihracat içindeki payı yüzde 2,8 iken, 2022 yılının Ocak-Temmuz döneminde yüzde 2,2’ye gerilemiş.
“Yükte Ağır, Pahada Hafif” Ürün İhracatını Tersine Çevirmeliyiz
Yükte ağır, paha da hafif ürün ihracatını tersine çevirmediğimiz sürece ihracat arttı demenin bir anlamı yok diyen Bakırlıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü. Önemli olan dünya ticaretinden aldığımız payın artması, yüksek teknoloji ürün ihracatını artması, kilogram başı ihracat değerinin artması ki, bunun için politikalar oluşturulması gerekiyor.
Bu durum sürdürülebilir değil. Dünya ile bu şekilde rekabet edemeyeceğimiz ortada.
Bunu siyasi ömrünü tamamlamış bir iktidarla, tek dam rejimiyle başarılması mümkün değil. Seçimden sonra ortak akılla yönetilecek bir Türkiye bunu başaracaktır.