Alım gücü arttıysa insanlar neden gramla peynir alıyor, en ucuzu olan kırık peynirden almaya çalışıyor. Ya da sadece 50 liralık et alıyor diye soran Bakırlıoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi. Saraydakiler bir eli yağda bir eli balda devletin sırtından yiyip içiyorlar fakat halk ne yiyip içiyor umurlarında bile değil.
Yıllık enflasyon yüzde 80 olmuş, 5.500 liralık asgari ücretin gelen zamlar karşısında hiçbir anlamı kalmamış, emekliye, memura yapılan zam, enflasyon karşısında erimiş maalesef. AKP’liler hala tozpembe bir Türkiye tablosu çizmeye çalışıyorlar.
Şimdilerde ete ve süte Kasım ayında yüzde 30-35 zam geleceği konuşuluyor.
Hayvansal Üretim Kısır Döngü İçerisinde
Aslında hayvansal ürünler üretimden tüketime kısır bir döngü içerisinde
Üretici para kazanamadığı için et ve süt fiyatlarının artması gerekiyor belki fakat bu zamların tüketicinin sırtına yüklendiği sürece başka sorunlar ortaya çıkıyor.
Üreticinin ürettiği süt fiyatı artınca marketteki tüm süt ürünlere zam geliyor.
Bu seferde gelen zamlar yüzünden tüketim azalıyor. Üretim tüketimden fazla olunca üretici fiyatları düşüyor ve süt hayvanları kesime gönderiliyor. Hayvan sayısı azalıp üretim azalınca fiyatlar yeniden yükseliyor ve bu da doğrudan tüketiciye yansıyor.
Ulusal süt konseyinin önerdiği çiğ süt fiyatı 7,5 lira. Maliyeti ise 7,1 lira hesaplamışlar. Milletvekillerimizle bulunduğumuz Sakarya’da ziyaret ettiğimiz Adapazarı Ziraat Odası Başkanının hazırladığı raporda maliyetin 8 lirayı geçtiği belirtiliyor.
Rafta Bir Litre Sütün Fiyatı 20 Liraya Dayanmış.
Kırmızı ette durum farklı değil. Bir kilo etin maliyeti 120 lira. Et ve Süt Kurumu 1. kalite karkas sığır etini 84 liradan alıyor. Hayvanını kesime gönderen besici ahıra yeni hayvan koymuyor.
Üretici Zam Beklentisi İçinde, Tüketici İse İndirim Bekliyor.
CHP’li Bakırlıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü. Üretici kazanamıyor, tüketici tüketemiyor. Hayvancılığımız böyle bir çıkmazda maalesef.
Tüm dünyada tarım ürünleri devlet desteğiyle ayakta duruyor.
Ülkelere tarım ve hayvancılığa verdikleri desteklerle hem üreticisini, hem de tüketicisini koruyor.
Ama AKP’nin yanlış politikaları yüzünden bizde ne üreticinin, ne de tüketicinin yüzü gülüyor.
Yapılması gereken, ete ve süte destek vererek üretim maliyetlerini düşürmek ve ürünlerin raf fiyatlarının artmasını önlemek olmalı.
Fakat Hükümet çiğ süt fiyatı arttıkça verilen desteği azaltıyor.
Üreticinin ürettiği sütün fiyatı 2,30 TL iken destek 40 kuruş, 5,70 lira iken verilen destek 1 liraydı. Süt fiyatı 7,5 lira oldu destek 20 kuruşa düştü. Destekten kesilen 80 kuruşluk fark, fiyat artışıyla birlikte doğrudan zam olarak ürünlere yansıdı.
Hayvancılığı bu çıkmazdan kurtarmak hem üreticinin kazanacağı hem de tüketicinin eti, sütü ucuza tüketeceği bir sistem uygulanmalıdır. Bunun yolu da desteklerin artırılmasıdır.
Üretici fiyatlarına gelen zam, tüketicinin sırtına yüklenmemelidir.
Market fiyatlarının daha fazla artmaması için sektör temsilcilerinin beklentisi çiğ süte 1,5 lira destek verilmesidir.
Ve hepsinden önemlisi desteklerin zamanında ödenmesidir. Çünkü destekler üretim yılından bir yıl sonra ödeniyor. Bu da üreticiyi mağdur ediyor.