Akhisar Demokrasi Güçleri, Şehit Teğmen Tahir Ün Caddesi Öğretmenevi önünde bir araya gelerek Can Atalay'ın özgürlüğü için bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, sloganlar eşliğinde Can Atalay'ın özgürlüğüne dikkat çekildi.
Açıklamayı, CHP Yönetim Kurulu Üyesi Av. Pelin Şen Suyolcu okudu. Suyolcu, Can Atalay'ın özgürlüğüne kavuşması için yapılan bu açıklamanın sadece bir başlangıç olduğunu belirterek, “Öncelikle Av. Can Atalay kimdir? İmamın Ordusu kitabı nedeniyle yargılanan gazeteci Ahmet Şık’ın davasında, Kömür ocağını su basması sonucu 18 işçinin ölümü üzerine açılan Ermenek Maden Faciası davasında, 301 madencinin ölümü üzerine açılan Soma Davasında, 11 çocuğun ölümü 24 çocuğun yaralanması üzerine açılan Adana Aladağ Öğrenci Yurdu Yangını davasında, Çorlu Tren Kazası davasında, 7 kişinin ölümü, 127 kişinin yaralanması üzerine açılan Sakarya -Hendek Havai Fişek Patlaması davasında, Gezi Parkı Protestolarına ilişkin bir çok davada avukat olarak yer alan Can Atalay hakkında Türk Ceza Kanunun 312/1 maddesinde yer alan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs” suçundan dava açılmış ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 25.04.2022 tarihinde eylemlerinin yardım etme kapsamında kaldığı gerekçesiyle 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükümle birlikte tutuklanmasına karar verilmiştir. Karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurulmuştur.,
Dosyası Yargıtayda temyiz incelemesinde iken Av. Can Atalay, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi Hatay milletvekili olarak seçilmiştir. Milletvekili seçildiği bu esnada hakkında henüz verilmiş kesin hüküm bulunmamaktadır, dolayısıyla hükümlü değil, tutukludur.
Av. Can Atalay milletvekili seçilmesi nedeniyle yasama dokunulmazlığına sahip olduğunu belirterek Yargıtay ilgili ceza dairesinden Anayasanın 83.maddesi gereğince yargılamanın durması kararı verilmesini ve tahliye edilmesini talep etmiş ve bu talebi 13/7/2023 tarihinde reddedilmiştir. Milletvekili seçilmesine rağmen durma kararı verilmemesi ve tahliye edilmemesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiği iddiası ile 20.07.2023 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuruda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesinin başvuruyu değerlendirerek karara bağlayacağı sırada Anayasa Mahkemesinde üyelerinden birinin dosyayı inceleyemediği gerekçesi ile değerlendirme ertelenmiş, bu sırada Yargıtay 3. Ceza Dairesi temyiz talebinin reddine karar vererek Can Atalay hakkındaki 18 yıl hapis kararını onamıştır, karar kesinleştirilmiştir.
Can Atalay hakkındaki hüküm kesinleştikten sonra Anayasa Mahkemesince Bireysel Başvuru Dosyası görüşülmüş ve Anayasa Mahkemesi tarafından 25.10.2023 tarihinde Can Atalay’ın “seçilme ve siyasi faliyette bulunma hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmedilmiştir. Bu hüküm 27.10.2023 tarihinde Resmi Gazete yayınlanmıştır.
Verilen kararın gerekçesinde Anayasa Mahkemesi açıkça şunları demiştir: tutuklu olarak yargılanmakta iken milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazanan Can Atalay’ın durumunun, Anayasa 83/ 2 maddesinde yer verilen istisna kapsamında olduğu gerekçesiyle hakkındaki yargılamanın devamına karar verilerek tahliye edilmemesi, TBMM’de yemin edememesi, milletvekilliği görevlerini yerine getirememesi hak ihlalidir. Milletvekili seçilen Can Atalay’a yapılan müdahale ifade özgürlüğüne, halkın iradesiyle oluşan siyasi temsile müdahale, seçmenin menfaatlerini dile getirmesine müdahale, seçmen iradesine müdahale niteliğindedir.
Anayasa Mahkemesi, milletvekili Av. Can Atalay’ın yargılandığı suç maddesinin yasama dokunulmazlığının dışında kaldığına ilişkin iddialara da cevap vermiş, bu maddedeki istisna durumlara hangi suçların gireceğinin belirlenmesi konusunda sadece kanun koyucunun yetkili olduğunu, mahkemelerin veya Yargıtay’ın yorum yoluyla, içtihat yoluyla, kıyas yoluyla suç belirlemesi yapmasının Kanunilik ilkesine aykırı olduğunu, 2021 yılında verdikleri Gergerlioğlu kararında da bu hususu vurguladıklarını, ancak o tarihten günümüze değin kanun koyucunun buna ilişkin bir düzenleme yapmadığını, Temel Hak ve Özgürlükleri düzenleyen anayasa maddelerinin yorumu sınırlama niteliğinde ise yargı kararları ile değil Anayasa 13. Maddesi amir hükmü gereği ancak kanun koyucu tarafından doldurulabileceğini belirtmiştir. Kısacası milletvekili Av Can Atalay’ın yargılandığı suçun yasama dokunulmazlığı istisnasında kaldığına ilişkin hukuki bir düzenleme kanun koyucu tarafından düzenlenmediği için, mahkeme bu suçun yasama dokunulmazlığı istisnası olduğuna karar veremez.
Anayasa Mahkemesi kararın 111 numaralı kısmında Hakihlalinin giderilmemesi halinde bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceğini ve ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesi sonucunu doğuracağını belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararın 117 numaralı paragrafında da Hak ihlalinin sonuçlarını ortadan kaldırmak için öncelikle infazını durdurup tahliye edilmesi gerektiğine, zamanında durma kararı vermediği için - davanın esasına ilişkin olmaksızın- yargılamanın yenilenmesi akabinde durma kararı verilmesine bu suretle milletvekilinin görevini yerine getirme konusundaki engellerin kaldırılmasına , sayılan bu işlemlerin yapılmasının zorunlu olduğuna, bu işlemlerin yapılması amacıyla dosyanın İST 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
Anayasanın 153. Maddesinin “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar” hükmü gereği Anayasa Mahkemesi kararının İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygulanması anayasal bir zorunluluktur. Aksi halde yerine getirmeyen herkes Hürriyetinden yoksun kılma ve görevi kötüye kullanma suçunu işlemektedir.
Anayasa Mahkemesi kararında gerekli işlemlerin yapılması için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermesine karar vermesine rağmen -resmi olarak henüz doğrulanmasa da dava dosyası heyetin değil üstelik sadece mahkeme başkanının imzasıyla - Yargıtay 3. Dairesine gönderilmiş, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamış, milletvekili Can Atalay hakkında bugüne değin tahliye kararı verilmemiştir. Açıktır ki Anayasa Mahkemesi kararında da bahsedildiği gibi Milletvekili Av. Can Atalay’a yönelik ikinci bir hak ihlali daha oluşmaktadır.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaması, hukukun temel ilkelerine, Anayasaya, hukuk devletine aykırıdır. Karara uyulmaması hukukun üstünlüğüne, bağımsız ve tarafsız yargı ilkelerine kara bir gölgedir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girdiğimiz, hukuk devleti olmaktan bahsedip durduğumuz bu günlerde yaşanan bu olay hepimizi üzmüştür. Anayasa Mahkemesi kararlarının siyasi ayrım gözetmeksizin ivedilikle uygulanması zorunludur. Can Atalay’ın derhal serbest bırakılması talebimizle birlikte bu süreci Kamuoyunun bilgisine arz ederiz” dedi.